Kavga Olaylarında Bıçakların Silah Sayılması ve Hukuki Nitelikleri
- Emre Cebeci
- 29 Tem
- 3 dakikada okunur

Hukuk sistemimizde, bir aletin "silah" sayılıp sayılmaması, özellikle kasten yaralama, öldürme veya tehdit gibi suçlarda büyük önem taşır. Bıçaklar da bu bağlamda sıklıkla karşımıza çıkan ve boyutuna, cinsine bakılmaksızın belirli koşullarda silah olarak kabul edilen unsurlardır. Türk Ceza Kanunu (TCK) ve ilgili mevzuat, bu ayrımı net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bıçakların Hukuken "Silah" Niteliği
Türk Ceza Kanunu'nun madde 6/1-f bendine göre silah tanımı oldukça geniştir: "Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü aletler ile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmasa bile saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler silah sayılır."
Bu tanım, bıçakları da doğrudan kapsamına alır. Önemli olan, bıçağın kullanılış biçimi ve fiilen saldırı veya savunmada kullanılmaya elverişli olmasıdır. Yani, bir bıçağın özel olarak saldırı veya savunma amacıyla üretilip üretilmediğine bakılmaksızın, bir kavga olayında yaralama veya tehdit amacıyla kullanılması ya da bu amaçla elde bulundurulması durumunda "silah" olarak kabul edilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Bıçakların Cins ve Boyutları Açısından Değerlendirme
Hukuki açıdan bir bıçağın "silah" sayılıp sayılmamasında cins veya boyutundan ziyade, kullanım amacı ve potansiyeli ön plandadır. Ancak bazı bıçak türleri, yapısı gereği "silah" olarak kabul edilmeye daha yatkındır:
Sustalı Bıçaklar (Otomatik Bıçaklar): Türk Ceza Kanunu'nda doğrudan "silah" olarak tanımlanmamış olsalar da, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'da taşınmaları ve bulundurmaları özel izne tabi veya yasaklı aletler kategorisindedir. Bir kavgada kullanıldığında, açma mekanizmalarının hızı ve gizliliği nedeniyle tehlikeli alet olarak nitelendirilir ve silah sayılır.
Boksör Bıçağı (Muştalı Bıçak): Hem delici hem de kesici özelliği olan bıçakla birlikte darbe etkisini artıran muşta kısmı bulunan bu tür bıçaklar, doğası gereği saldırı amaçlı aletlerdir. Dolayısıyla, bu bıçaklar kesinlikle silah olarak kabul edilir.
Kasatura ve Süngüler: Askeri amaçlarla üretilmiş, genellikle tüfeklere takılabilen veya yakın dövüş için tasarlanmış bu bıçaklar, yapıları ve kullanım amaçları itibarıyla doğrudan silah kategorisindedir.
Av Bıçakları ve Kamp Bıçakları: Bu bıçaklar, doğada kullanım (kesme, doğrama, avlanma vb.) amacıyla üretilmişlerdir. Ancak bir kavga olayında yaralama veya tehdit amacıyla kullanıldığında, boyutlarına ve keskinliklerine bakılmaksızın silah olarak kabul edilirler. Örneğin, 15-20 cm namlu uzunluğuna sahip bir av bıçağı, mutfakta kullanılan bir ekmek bıçağı gibi, kavga ortamında kullanıldığında ceza hukukunda "silah" sayılacaktır.
Mutfak Bıçakları (Ekmek Bıçağı, Bıçak Seti İçindeki Bıçaklar vb.): Günlük hayatta kullanılan mutfak bıçakları, saldırı amacıyla üretilmiş aletler olmasa da, bir kavgada saldırı ve savunma aracı olarak kullanıldıklarında veya kullanılmaya elverişli olduklarında silah olarak nitelendirilirler. Örneğin, evde çıkan bir tartışmada eline mutfak bıçağı alıp tehdit eden veya yaralamaya teşebbüs eden bir kişi, "silahla tehdit" veya "silahla kasten yaralama" suçunu işlemiş sayılır. Bıçağın boyutu (örneğin 10 cm'lik küçük bir mutfak bıçağı bile) burada belirleyici olmaz, önemli olan kullanım amacıdır.
Hukuki Sonuçları
Bir kavga olayında bıçağın "silah" olarak kabul edilmesi, işlenen suçun niteliğini ve verilecek cezanın miktarını doğrudan etkiler:
Nitelikli Hal: Kasten yaralama, tehdit, hakaret gibi birçok suçta, eylemin silahla işlenmesi cezanın artırılmasına neden olan bir "nitelikli hal" olarak kabul edilir.
Öldürme Suçu: Kasten öldürme suçunda da bıçağın kullanılması, suçun işleniş biçimi ve kastın yoğunluğu açısından değerlendirilir.
Silahla Tehdit: Birini bıçakla tehdit etmek, TCK madde 106 kapsamında "silahla tehdit" suçunu oluşturur ve basit tehdide göre daha ağır cezayı gerektirir.
6136 Sayılı Kanun: Bazı bıçak türlerinin (örneğin sustalı, kelebek bıçak gibi) ruhsatsız taşınması veya bulundurulması, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamında ayrı bir suç teşkil eder. Kavga sırasında böyle bir bıçakla yakalanmak, hem kavgada işlenen suça ilişkin cezayı artırır hem de bu kanundan ayrıca ceza alınmasına yol açar.
Yargıtay Yaklaşımı
Yargıtay içtihatları da bu konuda TCK'nın geniş silah tanımını benimsemiştir. Önemli olanın, aletin fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli olup olmadığı ve olaydaki kullanım amacı olduğunu vurgulamaktadır. Yani, bir aracın parçasından bir tornavidaya, hatta bir kaleme kadar, fiziki güçle saldırı veya savunmada kullanılabilecek her şey, kullanılış biçimine göre silah olarak değerlendirilebilir. Bıçaklar ise doğaları gereği bu değerlendirmeye daha kolay tabi tutulur.
Sonuç olarak, kavga olaylarında kullanılan bıçakların boyutu, cinsi veya üretim amacı ne olursa olsun, fiilen saldırı, savunma veya tehdit amacıyla kullanıldıklarında ya da kullanılmaya elverişli olduklarında "silah" olarak kabul edilmeleri, ceza hukuku açısından ağırlaştırıcı bir neden teşkil eder. Bu durum, suçun niteliğini değiştirerek ilgili suçtan verilecek cezanın önemli ölçüde artmasına yol açar.
UYARI !!
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Muhammed Emre CEBECİ'ye aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Yorumlar